Temmuz 06, 2012

Tatil

Tatilin ne demek olduğunu iyi kötü hepimiz biliyoruzdur sanırım. Yasal olarak çalışmaya ara verilmesi gereken dönemlere tatil denir. Ya da keyif çatmak veya biraz dinlenmek gibi amaçlara hizmet eden süre zarfına tatil denir. Öğle araları da aslına bakarsanız bir tatildir. Hafta sonları bir tatildir. Türkiye'de cumhuriyetin kuruluşundan sonraki dönemde cumartesi ve pazar günleri hafta sonu tatili olarak kabul edilmiştir. Dini ve resmi bayramlar tatildir. Öğrencilere yaz ayları tatildir. Çalışanlar belli bir zaman izin alırlar ve bu dönem onlar için tatil olur.

 Tatil için etmek, yapmak, olmak gibi ek fiillerle çeşitli deyişler türetilebilir. Örneğin vali okulları kar yağdığında tatil eder, bu durumda okullar tatil olur ve böyle şeyleri fırsat bilen Fadime anneannesinin yanına tatil yapmaya gider.

Son yıllarda tatil kavramına bakış açım biraz değişmişti. Yani aslında değişmedi hiç bir zaman ama, yapamıyordum tatil falan. 2010 sonbaharında 3. sınıfın ilk dönemini okuyordum, sonra hiç tatil yapamadan İsveç'e gittim. (Lan sanki Erasmus'ta çok çalıştın, tatile say diyenleri duyar gibi oluyorum. Ama genel itibariyle çok tatil modunda geçirdiğim söylenemez, o yüzden sayılmaz bu.) Sonra İsveç'ten döndükten sonra Özgür Hoca'yla çalışmaya başladım. Sonra staj yaptım derken yine tatil yapamadım. Sonra 4. sınıf başladı. Ara tatilim oldu diyeceğim ama Ankara'dan hiç ayrılmadım ve bilakis bitirme projesiyle uğraşıyordum. O da tatmin etmedi. Sonunda okul bitti bir şekilde bu haziranın ortalarında. Sonuçta benim de insan olduğum anlaşıldı. Tükenmişim anladığım kadarıyla. Kafa dinlemem gerekiyormuş. Ciddi ciddi kepenkleri kapattım desem yeridir. Son 1-1.5 aydır hayatımda çeşitli alışkanlık değişiklikleri oldu. Sıralamak gerekirse:
-Bilgisayarımı 3-4 gün üst üste açmadığım günler oluyor ve rahatsızlık duymuyorum o kadar da. (Berkay'ın notu: Normal şartlar altında 1 gün açmadığımda bitlenmiş kadar rahatsız olurum bilgisayarsız)
-Telefonumu ergen bir kız kadar çok kullanmaya başladım.
-Saate bakma olayımı yitirdim.
-Tüm bir günü, gerçek bir kımıl zararlısı gibi geçirebiliyorum.
-Çılgınlar gibi televizyon seyrediyorum. Yerli yersiz. Aşk-ı Memnu seyretmediğim kaldı bir tek.
-Kral TV'de pop müzik videoları seyrediyorum. Hadise falan. Serdar Ortaç da var. (Na buraya yazıyorum o adam erkek Ajda Pekkan olacak)
-Yemek yapıyorum boşluktan, anneme de yardım olsun diye.
-Bilgisayar bilimi adına tek kuruşluk şey okumuyorum, yazmıyorum, çizmiyorum.

Bunlar çoğu için hayat normları ama benim için değişik şeyler. Geçen haftaki İstanbul kaçamağımdan sonra ("ohoo Berkay o kadar anlattın, bu muydu?" sorusuna cevap: Hayır son bir yılda ilk defa oldu böyle bir şey) bu hafta bir kere daha İstanbul'a gideceğim. Gregoire gelecek. Erasmus döneminde tanıştığım sevgili arkadaşım. Uzun dönem sonra "gerçek" bir tatil yapacağım. Denize falan gireceğim. Mutlu insan taklidi falan yaparım. İyi olur bence.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder