Mart 10, 2012

Elma

Pek sevdiğim arkadaşım Ezgi'den esinlenerek yazıyorum bunları.
---
Elma bir meyvedir. Latincesi Malus domestica imiş. Her türlü yenilebilir, ve sanırım ülkemizde çokça da yetiştiriliyor ki dünyada 4. sıradayız elma üretiminde. Elma çeşit çeşit olmakla beraber ben en çok yeşil ve sulu olanları seviyorum. Kırmızı olanlar genelde yavan olabildiğinden, yeşil olanlar bana daha güzel geliyor. Elmaları çeşit çeşit kullanabilirsiniz. Elma ile yapılan en güzel tatlı bence klasik elmalı tart. Tarçınlı olunca daha da güzel oluyor. Onun dışında elmayla "cider" isimli bir alkollü içecek de üretilebiliyor. Ben onun armutlusunu daha çok seviyorum.
Bunlarla beraber elma pek çok dini kaynakta cennetteki yasak meyve olarak geçiyor. Şeytana uymak isteyenler cennetteki elma ağacından sulu bir elma koparabiliyorlar. Aman sen de! Cennette de her istediğimizi yapamayacak mıyız diye sorabilirsiniz. Ben de bilmiyorum ama orada bir yasak ağaç varmış. Daha da ötesi Adem elması diye tabir edilen bir organı da var erkeklerin. Böyle gırtlakta yutkunurken aşağı inip çıkan kıkırdak doku o. Paranız olmadığında ve dışarıdan döner kokusu buram buram geliyorsa, yutkunduğunuzda aşağı inip çıkan dalgaya Adem elması deniyor.
Elma bununla beraber ismi İngilizce elma anlamına gelen Apple şirketinin de logosunu işgal ediyor. Logoyu gören kişiye göre sağ taraftan bir ısırık alınmış elma logosu şu sıralar çok moda. Apple isimli şirket biraz garip duygular uyandırıyor bende. Benim genel itibariyle çok kapitalist şirketlere tahammül sınırım düşük değildir. Şirket dediğin para kazanmak için kurulur ve doğrusunu yaptıkları için kimse onlara kızamaz. Bununla beraber Apple dünyaya yeni şeyler katmış bir şirket kesinlikle. Kişiye özel bilgisayarlar sevgili Steve Jobs'un fikri. Takdirlerimi sunuyorum yalnız olayda bir şeyler eksik bunu da görüyorum. Steve Jobs'u bir bilgisayar dahisi olarak tanımlamak güç gerçekten, kendisi bir pazarlamacı. Neyse ki bir şeylerden anlayan bir pazarlama dahisi. Sonuçta elimizdeki teknolojik aletlerin bize ulaşmasını sağlayan insan o. İlk çıkaran şirket de hep Apple olmuş. Muhteşem bir fikir demeyeceğimiz pek çok şeyi yapmış ve bilakis satmış adamlar. Evet, büyük bilgisayar şirketlerinin geçmişinde hep bu var aslına bakarsanız, kötü fikir olarak lanse edilen şeylerin hepsini satabilmek asıl dert. Bakınız, 1960larda kimse bir bilgisayarın eve sığabileceğini düşünmemiştir herhalde. Ben tuş yerine ekrana basarak kullandığım telefonu ne yapayım ya demişliğim oldu. Hele ki tabletler!!! Hala almış değilim tablet ama herkes alıyor deliler gibi. Apple bunların hepsini başarmış.
Şimdi vurun abalıya kısmı başlıyor!!! Artık benim ruh sağlığımın yetersizliği mi dersiniz, yoksa normal mi karşılanır bilmiyorum ama ben şirketlere karakter ekliyorum. Bir özelliğini öne çıkarıyorum. BMW benim için spor arabadır mesela. Ferrari kırmızıdır, en hızlıdır. Mercedes, bey baba arabasıdır, spor Mercedes yok mu! Vaaar. Ama Mercedes bence makam arabasıdır. Veya ne bileyim Nivea benim için bir deodoranttır. BlackBerry, dokunmatik olmayan tuşlardır. Nokia 3310'dur. Bunun gibi pek çok marka imajını beyin hücrelerime kazımış durumdayım. Apple nedir peki? Apple gözümde sinsi ve kendini beğenmiş imajı uyandırıyor. İncik cincik her şeye dikkat eden bir şirket gibi. Bu bana çok uymuyor. Rekabet efendim bu diyebilirsiniz; doğrudur, çok mantıklı. Ama çamur at izi kalsıncılık sürekli yaptıkları bir şey. Ben Ezgi'nin bahsettiği gibi, eğitime destek falan fistan da çok takmıyorum. Yalnız etrafınızda hava atmak isteyen bir kişi varsa, elinde bir adet Apple ürünü bulunduğunu görebilirsiniz. Hemen yaftaladın sesleri geliyor gibi. Tersi (Apple ürünü sahipleri kendini beğenmiştir) doğru olmayabilir ki değildir de zaten. Çok basit bir örnekle açıklamak gerekirse, insanlar iPhone4S çıktığında büyük bir hayal kırıklığı yaşadılar. Niye? Çünkü iPhone4 ile görünüşleri tamamen aynıydı. iPhone4S bence dünyadaki en üstün telefonlardan biri. İçindeki hardware da optimize edilmiş software da, ses tanıma sisteminin başarısıyla tamamen güzel bir ürün. Ama mutlulukla karşılanmıyor, neden? görünüşü aynı diye. İşte klasik Türk Apple kişisi bunu düşündüğü için bende de bir gıcık yapıyor. Gargara yapıp çalkalayınca da geçmiyor.
Bir de sürekli sinir bozucu şeyler yapıyorlar, o daha da gıcık ediyor insanı. Patent savaşı! Samsung'un Apple ürünlerinden esinlenmediğini söylemek abesle iştigal olabilir. Abuk subuk patent işlerinden de hiç hoşlanmıyorum gerçekten. Patent olayının derinliklerini bilmiyorum. Önemli bir şeydir, falan filan. Sevmiyorum arkadaş. Efendim neymiş, ekranda bir tane tuş varmış. O bizim patentimiz. Yani bunu diyen adam, telefona kamera koymayı ilk ben akıl ettim, sökülün paraları diyen adamla aynı kafada bence. Hepsi de yanlış bana göre. "Pirates of Sillicon Valley" durumu çok güzel özetleyen bir film aslında. Herkes birbirinden bir şey çalıyor gibi görünüyor. İşte bence bu çalmak değil arkadaş. Kimse futbolda 3-5-2'yi ben buldum başka takım oynayamaz diyor mu? Veya ne bileyim tahtadan ilk masa yapan arkadaş, tahta masa benim icadım, pamuk eller cebe diyor mu? Daha iyi tahta kullanıp daha ucuza satan kazansın. Her şeye rağmen şunu diyebilirim ki ben Apple sevmiyor değilim, Apple yavşaklığını ve Apple'ın yavşaklığını sevmiyorum. Yeni bir ayfonum var tanrım, çok mutluyum, götüm arşa değdi diyen kişinin mutluluğunu sevmiyorum. Yapmacık geliyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder