Aralık 07, 2010

Bavul

Bavul, normalde ceset taşımak için icat edilmiş, sonra da bunla bizim oğlanın eşyaları da taşınır denip, çeşit çeşit kişisel eşyamızı koyduğumuz seyahat çantası olmuş. Çanta yani bildiğin, çok önemli bir özelliği yok. Yararı eşyalarını insanlardan gizleyebiliyorsun (saydam bavul görmedim ben, yalan mı) bir de toplu duruyorlar. Zararı bavulu da taşıyorsun fazladan fazlaya. Böyle içinde çıt çıt zibilyon tane gözü olanı da var, tek göz olanı da var. Çelik iskeleti olan da var (bina yapıyoruz sanki).
Sonra bir de resim öğretmeni mi hatırlatan bir şey, yanımdaki kıza bavul gibi çizme insanların kafasını derdi. Ama ona beş verirdi hep, bence torpilliydi. Yoksa hem bavul gibi çizip hem de beş alınmaz resim dersinden, ben dört aldım mesela hem de yuvarlak kafa çiziyordum.
Ayrıca ticareti de var bunun, getiriyorsun çakma bir dolu çarşaf, yorgan kılıfı, incik boncuk. Sonra boşaltıp satıyorsun, geri dönüyorsun eve. Bavul ticareti tabii şu an gelişti, millet bilgisayar falan getirtip yüzde on kar koyuyor. Uçak biletleri bedavaya geliyor bir şekilde.
Tam kaç gün kaldı bilmiyorum ama bavul toplamaya başlamak için 30 küsür günüm var diye tahmin ediyorum. En son baktığımda 50 falandı. Hızlı geçiyor zaman gerçekten, ölmezsem de o bavulu toplamayı düşünüyorum. Ama sorun şu ki bavulum yok. Cidden yok yani, bir dolu valiz var evde, beş tane spor çantası var aktif olarak kullanılan, bavul yok. Şimdi onu da almak lazım. Hatta içine konacak şeyler de lazım, yünlü olması gereken. O kadar çok şey lazım ki ben bile bilmiyorum. Mesela bildiğim şey var bir tane daha, o bavulu toplamadan bir oturma izni almam lazım, bunun için de perşembe günü sabahın köründe uyanmam lazım. O kadar çok şey lazım ki... İçim dışıma çıkmak üzere lazımdan. Bitsin artık şu, bavulu toplayıp gitmek istiyorum artık.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder