Eylül 27, 2010

Aklımdan Geçenler

Aklımdan şu ana kadar geçenleri toplasak sanırım milyonu geçer. Pek çok şey düşünmüşümdür ama düşündüklerimi yapacak kadar hayat lüksüm pek olmadı. Bir de yapabilecek durumdayken yapamadığım şeyler de var, alışkanlık falan herhalde diye geçiştirdiğim şeyler.
Bugün hayatımda Resim-İş dersinden sonra aldığım en şabalak dersin ilk provasını yaptım. GE301 - GEyik - GEek diye saçma bir başlıkla açıldı sayfa. 17:40 civarı dersten çıkıp servis beklerken Mr. Bean tadında bir adama güldüm, hoca oymuş. Bir de ufaklık vardı, 7-8 yaşlarında, "I'm going to do my homework" dedi. Politik-toplumsal-etik görüşlerimi 20-30 soruyla sınayan, daha doğrusu sınamaya çalışan bir adam. Hatta test o kadar fonksiyonel ki grafik çıkartıp sonuçlarımı ve sosyo-ekonomik bağlamda hangi görüşte olduğumu gösteriyor, bana puan veriyordu. Çıktısını alacağım o grafiklerin yarın.
Tabii ki merkeze yakın özgürlükçü alanda çıktım grafikte. Libertarian oldum bugün. Tam ortada gibiyim ama bir pıt sola kaymışım. O an aklımdan geçen şey bunu bir elektronikçinin yaptığını fark edip olaya daha sakin yaklaşmam gerektiği oldu. Komik adamdı sonuçta. Hem kendime önceden söz vermiştim, hızlı sinirlendiğim her anda özür dileme büyüklüğünü (!) gösteren ben oluyordum. Sinirlenmedim de. Sonra aklımdan geçti bir şey daha, test ülkenin kültürüydü ki. Burada her şey çoktan seçmeli. Kendinden bir şey katmazsın soruya, soru&çözüm çok belli; sen sadece doğru olanı seçmekle yükümlüsün. Adamın suçu hafifledi gözümde.
Sonra aklıma lise geldi. Tamam 70 yıldır yaşamıyorum ama şimdiye kadar yaşadığım en güzel anıların hepsi o okula aitti. Kafamı bulandırmakla ufkumu açmak arasında gidip gelen politik konuşmalar aklıma geldi; sınıf panosundaki yazılar için, kendini otoriter sanan bir adamın kaldırın bunları (evet içerisinde anormal şeyler vardı ama o adamın bunu anlaması bile mucizeydi) demesi aklıma geldi. O da komikti hem, ellerini kara sinekler gibi ovuşturuyordu, turuncu ve yeşil kravatlar takardı. Rozetlerimiz (Atatürk rozetleri) vardı, hepimizde hem de. Rozetleri almak için müzeye gittiğimizde bize "dersten kaçıp müzeye gittiler" demişlerdi. Ona da gülmüşlerdi, ben de gülmüştüm. Hiç komik değildi aslında. Trajikti oldukça, müzeye gitmek komikti çünkü; hem de dersten kaçıp. İnternet kafeye gidip test çözmemiz gerekiyordu. Ama o günden sonra bütün ceketlerin yakasında rozetler vardı.
İşte sonra bir internet sitesi benim sosyo-ekonomik duruşumun grafiğini çıkarttı, tavsiye eden de çocuğu İngilizce konuşan mutlu ve komik bir adamdı.


Bir de son bir şey var aklımdan geçen, bütün duygu ve düşünceler beyin ve sinir sistemi elemanlarınca sağlanırken niye hala herşey kalbe bağlanıyor. Bir de çaya rengini veren madde ne acaba?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder