Nisan 15, 2012

Irk

Irk, soy demek. TDK'ya göre kalıtımsal olarak ortak fiziksel ve fizyolojik özelliklere sahip insanlar topluluğu bir ırkı oluşturuyor. İnsan diye tabir edilen kavram aslına bakıldığında biyolojik anlamda bir tür. Genelde pek çok kişi ırk kavramını yanlış kullanıyor. Türkler örneğin bir ırk değil veya Almanlar da bir ırk değil. Aynı şekilde din de bir ırk ayrımı yaptırmıyor. Budistler bir ırk olmadığı gibi, Zerdüştler de bir ırk değil. Kısacası kültürel ve ahlaki farklılıklar benim beynimin bulunduğu bir platformda ırk olarak geçmiyor. Irk diye ayrım yapmak yeterince saçma iken, sarı ırk, siyah ırk, beyaz ırk diye çeşitli ayrımlar yapabiliyor bazen insanlar. Bu biraz garip de olsa TDK tanımına göre çok mantıksız değil. Ülkemizde tahmin edebileceğiniz gibi ayrımcılığın bini bir para. Her çeşit ayrımcılık var. İnsanları kadın erkek diye ayırmak yetmiyormuş gibi, cinsel tercihlerine göre de ayırabiliyor insanlar. Bilakis zenginlerle fakirleri de ayırabiliyor bazıları. Bu ayrımlar gerçekten güzel değil. Ama övünülesi bir şey var ki, Türkiye'de ten rengine göre ayrımcılık oldukça düşük. Hatta yapılan ayrımcılık pozitif yapılıyor genelde. Örneklemek gerekirse Uche veya Amokachi Türkiye'de oldukça sempati toplayan insanlar. Irkçılık ise bu fizyolojik özellikleri kullanarak çeşitli insanlara ayrımcılık yapmak olarak tanımlanabilir. Farklı ülkelerde farklı şeyler söyleniyor olabilir ırkçılık konusunda. Batılı emperyalist toplumlarda bazı ırkların diğerlerinden daha üstün olduğunu savunan teori olarak geçerken bizde ırkçılık ile şovenizm yaklaşık eşit anlamlarda kullanılıyor. Günün konusu benim için de bu ırk meselesi oldu. Sabah yine erken uyanmadım. Sonra kahve&tost yiyip içmelerinden sonra, kod yazdım falan filan derken, aşağıya inip maç seyretmeye koyuldum. Maçı izledim, Fenerbahçe yendi. Sevindim. Gol olunca yine ses tellerimi zorladım. Kısacası Fenerbahçe maçının olduğu klasik bir Pazar gününü daha geride bıraktığımı sanıyorken, haberlerde Emre bana "fucking niggar" dedi diyen Zokora'yı gördüm. Emre Bölezoğlu Fenerbahçe'nin bir futbolcusu. Zokora da Trabzonspor'un bir futbolcusu. Yine bir sürü şeyler yazılmış falan filan. Klasik herkes birbirine giydirmiş, soyundurmuş bir daha giydirmiş. Durum şu ki ben oldukça rahatsız oldum. Ben Fenerbahçeli'yim, bunu da belirtmekte bir sakınca görmem hiç bir yerde. Severim de, hatta olması gerekenden daha fazla seviyor bile olabilirim. Fenerbahçe garip bir oluşum, taraftar olgusu çok enteresan, en amatör sporcusuna, en küçük yaştaki takımlarına bile sahip çıkan bir taraftar profili var. Genelde sosyoekonomik koşulları yüksek insanların çoğunlukla tuttuğu takım Fenerbahçe. Ayrıca çağdaş toplumu savunanların da çoğunlukla tercih ettiği takım diyebiliriz. Tabii ki herkes böyle değil yalnız Fenerbahçe'nin benim gözümde oldukça saygın ve değerli bir yeri var. Kulubün en büyük organizasyonu futbol branşı ve Emre Bölezoğlu da o branşın takımının en önemli oyuncularından biri. O iyi oynadığında Fenerbahçe rahatça maç kazanabiliyor. Bunların hepsi doğruluk payı olan şeyler. Ve kendisi de ırkçılık yapmış söylenilenlere göre. Diyebilirsiniz ki zencilere "nigga" demek ırkçılık mıdır? Bunu tartışırız. Diyebilirsiniz ki Emre Bölezoğlu bunları derken o adamı ırkından dolayı aşağılamış mıdır? Bunu da tartışırız. Yalnız bunlar sonucu değiştirmez. Birini öldürüyorsunuz, adam sana küfretti, bu hafifletici nedendir, ama o adamın çocuklarının babasız kaldığı gerçeğini değiştirmiyor. Olay aynen bunun gibi işliyor işte. Deme kardeşim, o senin anana bacına küfrettiyse, sen de onun anasına bacısına küfret. O senin bacağına soktuysa sen de onun eline ver. Nedir yani dünyada küdür mü kalmadı, adamın ten rengi üzerinden hakaret ediyorsun. Lanet ettim işte o an. Emre Bölezoğlu demiş midir, dememiş midir bilmiyoruz. Demiş olma ihtimali bir hayli de yüksek. İstemiyorum kendisini artık tuttuğum takımda. Gitsin psikoloji merkezlerinde takılsın, sakinleştirici alsın, antidepresan alsın, ama oynamasın artık Fenerbahçe'de. Bugün maçtan çıktığımızda her şey güzeldi, hala da fena değil. Güzel oynadı Fenerbahçe ve yendik. Ama sonradan sonraya baktım ki hiç de güzel değilmiş toplamda bunlar. Durum bana güzelce bir sözü hatırlattı. "Everything is beautiful, but beautiful isn't everything." Yetmiyor işte o maçı kazanmak. İnsan çokça olmayınca fark etmiyor ama dünyada maç kazanmaktan daha öte şeyler de var. Demeyeceksin işte o lafı. Sosyokültürel açıdan siyahlar daha geride olabilirler, ama o adamlar beyaz sen de siyah olsaydın, bu sefer sen geride olacaktın. Allah'ın manyağı küfretti diye bir şey mi oldu siyahlara diyebilirsiniz. Olmadı. Ama ben rahatsız oldum. Bir insan önce insanlıktan nasibini alacak. Herşey güzel olabilir ama güzel herşey değil gerçekten.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder